27 Nisan, 2009

Cambaz AdımLaR-2



...Toprağı örten,sıkıca saran göğün kristal intiharı ,bakışlarımızı donduruyordu.Büyük bir hasterin son bulması;beyaz,sonsuz ve karşılıklı bir ilişkinin takendisiydi oysa bu..Kulaklarımıza saplanan göğün çığlığı,geride bıratığımız izlere tahammül edemiyor,örtüyordu üstünü hemen...Bıraktığım izler,adımlarıma hasret, yok oluyordu.Yürüyorum..Boğazlanan bir kuşun kanı gibi akıp gidiyordu zaman..Adımlarımız,mitolojik hikayelere konu olmuş bu fırtınalı aşkın doruğundan ayırmıştı sonunda bizi..Buna tanık,yolumuzu aydınlatan;gecenin parlayan gözlü bekçileri de, aklanmış adımlarımızı terk edip geceye karışmışlardı..Birazdan gece;karanlık kapılarını aralamış,bizi uğurlarcasına,yerini sancılı bir maviliğe bırakmıştı..Sabah müjdelenmiş,gök soyunmuştu.. Biraz ilerledikten sonra çakıldı bacaklarım yere..Ve cevapsız bakışlarla,karşımızdaki manzaraya kilitlenmiştik.Sabahın ilk ışığı,devasa bir buz levhayla örtülü olan donmuş göl yüzeyinden yansıyor,donmuş bakışlarımızı ısıtıyordu..Tepede bıraktığım inatçı adımlar ,yerini devrilmiş adımlara bırakmıştı.Oturup soluklanmış ve sabahın ilk ışığına teslim etmiştim bakışlarımı..Bu eşsiz doğa olayına tanıklık edenlerin yanlızca bizler olmadığını gördüm.Biraz ileride, donmuş göl yüzeyini bulundukları noktada parçalayan birileri göründü.Bizler bir arada oturup ısınmaya çalışıyorken az önce,bu insanlar bizle alay eder gibi;çıplak elleriyle gölün göğsünü yarıyor,dısarıya püskürüp yere temas noktasında donan suyu tekrar temizliyorlardı.Bunlar, bu bölgenin eskimo usulu balık avcılığı yapan balıkçılarıydı.Haftalar öncesinden buzu kırıp,göle bıraktıkları ağlarını çekmeye çalışıyorlar ama göl buna mani olmak istercesine su püskürtüp yarılan noktayı kapatma gayretindeydi.Balıkçılar bunun bilincinde,belli bir ritme sahip hareketlerle ,buzu kırdıkları noktada yakaladıkları ağlarını çekmekteydiler.Sudan çıkarılıp bir kenara bırakılan ağın uzantısı ve üzerindeki kocaman balıklar büyülenmişçesine buz kesiliyor,adeta fotograf karesindeki gibi ölümsüzleşiyorlardı..Doğanın büyüsüyle yüzyüzeydik..Balıkçılarla biraz sohbet ettikten sonra bizleri ilerideki balıkçı kulübesine davet ettiler..Gece boyunca yaşadıklarımızı biliyor edasında;suratlarında sürekli bir gülümseme hakimdi ya da bu ifadenin nedeni gölün onlara armağanı;adeta mutasyona uğramış kocaman balıklar olmalıydı..Kulübeye vardığımızda herkes yanan sobanın etrafına dizilmiş,kendini bırakmıştı.İçimizi ısıtmak için bize çay ikram ettiler.Bizimle ilgilenen bu dostcanlısı balıkçılar,gece boyunca yaşadıklarımızı daha önce tatmış insanlardı.Neye ihtiyaç duyduğumuzu çok iyi biliyor ve bizler söylemeden ikram ediyor,bu bölge hakkında bizi bilgilendiriyorlardı aynı zamanda.Bu küçük kulübede yeniden doğmuştuk resmen..İyice kendimize geldikten sonra,bizim için harika bir masa hazırladılar..Sabah yakaladıkları kocaman;yüzgeçleri kanatları andıran balıklardan pişirip ikram ettiler bize..Hayatımda yediğim en güzel balık etiydi bu..Bu ikram bizim için çok değerli ve unutulmazdı..Tarihin derinliklerinde, mistik ALamut kalesindeki bir kulübedeydik adeta..Bu hayatım boyunca yaşadığımız ender olaylardan biriydi ve bu duyguya ortak üç kişi..Hayatın paylaşılınca anlamlı ve değerli olduğu,yeniden yazılmıştı gözlerimize.Gece boyunca süren cambaz adımlarımız bizi buraya itmiş ve doğa da ödüllendirmişti bizi ..Bu inatçı ve kararlı adımlar,gece boyunca bizi yıldırmaya çalışan etkenlerden sıyrılıp,hedef gözeterek ilerlemiş ,yolculuğumuzu başarılı kılmıştı.Hayatın özetiydi resmen bütün gece yaşananlar.Geri adım atmak;kazanılacak çok değerli anların,birbirimizi bağlayan paylaşımların ,kaybedilmiş adı olacaktı..Balıkçılarla vedalaştıktan sonra,yeni kazanımları sırtımıza yükleyerek ayrıldık oradan.Artık baharı karşılamak için Kafkasya eteklerinden ayrılmış,Prometheus'un çığlıklarının dindiğine tanık olmuş,onunla vedalaşmıştım..Ve bedenim zeminde dalgalanan bu gölgeden ayrılma çabasında bu gece,yeniden..

14 Nisan, 2009

Cambaz AdımLaR-1




Rüzgar karanlık..Yağan kar, kararıp yüzüme tokat gibi çarpıyor..Yön kavramı yanlızca yola çıktığımız noktayı biliyor olmamızdan ibaret..İzlediğimiz adımlar tek kişilik..Bizi takip edebilecek biri,bıraktığımız izlere aldanıp,yanlızca tek kişinin bu yolu takip ettiğini düşünecektir doğal olarak..Oysa kalın kar tabakasında adım atmayı kolaylaştırmak ve de yorgun düşmemek için öndeki kişinin adımları izlenir daima..4 kişilik grupta ilk adımı atmak ve rotayı belirlemek benim görevimdi.İlerledikçe daha da kayganlaşmaktaydı yol..Yoğun tipi yüzünden ,karşımızda beliren tepenin ne kadar uzak olduğunu kestirmek güçleşiyordu.Yoğun tipi duvar olup bizi yıldırmaya çabalıyorken,inatçı ve dik adımlarla ona karşı koyuyorduk..Karanlığı aralayan parlak gözler bizi yıldırmadı ,bize eşlik ettiler,geceyi aydınlattılar sanki..Telefon direkleri fırtınanın etkisiyle bir sağa bir sola yatıp kalkıyor,rüzgar sesiyle birlikte tiyatral bir ayinin parçası oluyorlardı..Yola çıkalı bir saati geçmişti şimdiden.Aklımda geride biraktığım mor kokulu bir ten..Dilimin ucunda, ayrıldığımız barakada; gürül gürül yanan küçük bir sobanın üzerinde demlenmiş çaydan yudumladığım son damla..Isıtır halen içimi..Her 2o adımda bir arkama bakıp, çoğalmayan izleri kontrol ediyorum..Yüzlerdeki ifade ortak; tepeye ne zaman ulaşılacağının kestirilemeyişi..Kısa bir yürüyüş,tipiyle birlikte birdenbire çok zorlu bir yolculuğa büründü.Geri dönmeyi düşünmek;direncimizi kırmaya yetecekti kesinlikle..Bu farkındalık hepimizi tepeye itiyordu.Elimdeki fenerle bir kaç metre ileriyi aydınlatabiliyorken,karanlıkta yırtık bir tül gibi savrulan tipiyi görmek mümkün ama ardını görmek imkansızdı..Yırtık bir tülün ucundan tutup kendimizi yukarı cekiyorduk adeta..İnatçı adımlar bizi tepeye itmişti sonunda..Kara rüzgar ve yoğun kar tepede zirve yapmış ,ipin ucunda bir cambaz misali bizi sağa sola yatırıyordu..Rüzgarın estiği yöne karşı kardan bir yığınak yapıverdik hemen orada soluklanmak için.Yığıldık karla kalkan yaptığımız yığınağın koynuna..Oysa az önce yüzümüze karanlık bir tokat gibi çarpan yine o değilmiydi?..Biraz kanyak,hepimizi yeniden diriltmişti resmen.Rüzgarın çığlığı birbirimizi duymamızı zorlaştırıyor,kendi koynundan savurduğu beyazlığı, ona siper ettiğimizden olsa gerek, yığınağı dövmeye başlıyordu..Prometheus'un çığlığı rüzgarla birlikte kulaklarımızda..Bu uğultu ,bu ses başka seslerle karışmaya başlamıştı birden..Bu yolculukta yanlız olmadığımız konusunda hemfikirdik artık.Birazdan sığındığımız yerden ayrılıp,yürümeye koyulduk yeniden.Tepeden aşağıya doğru aynı adımlarla ilerlemeye başladık..Arkamıza bakmadan...
Related Posts with Thumbnails