30 Temmuz, 2010

Jet BLacK


Tanığı olduğun anın
Geçmişe aitliğine tanık oldun..
Düşünce hızına yetişemedi hiç
Söylenecekler.
Sustun..

Önceden verilmiş bir kararın
kusursuzluğu
yansıtılamadı gercekliğe,
yenikti
Gecikmiş kelimelerin
beceriksizliğine.

Söylenenlere
ne sevinebilindi tam anlamıyla,
ne de acınabildi
yaratılan kırık ifadelere..

26 Temmuz, 2010

Ehveni İhtiyaT

Saçlarından süzülen damlalar,yüzündeki çizgileri izleyip çenesinde toplanıyor,yeniden yagıyordu zemine..Bedeni,kayıp çocukların loş sokaklarda yüzdürdüğü kağıttan gemideydi sanki.Serildi salondaki tek kişilik damalı koltuğa.Burnunu saran koku ona yanlız olmadıgını hatırlattı odada.Göz kapaklarını aralayarak yeniden belleğine çizdiği surete baktı bir süre.
Kulağındaki müziğin ritmi onu odaya taşıdı yeniden.Sessizliği soyan kokunun sahibi, yaktığı sigarayı onun dudaklarına yerleştirdi ve karşısındaki koltuğa oturdu.Kollarındaki dövme kulağındaki melodinin yansımasıydı sadece..Unutmaya çalıştıklarını,ikisinin de kollarındaki şekil; belleklerinde tazeliyordu yeniden.O an yapmak istediği tek şey,o loş sokaktaki kağıttan geminin sudaki yansımasında kararmaktı.Ama bu koku ve melodi buna izin vermiyordu yeniden.Bağımlısıydı hayatın ve yan etkisi karşısında oturmaktaydı..Bıraktı dudağındaki sigarayı,gözlerini kapadı,astı bedenini notalara ve sadece odadaki kokudan derin bir nefes çekti..

20 Temmuz, 2010

Disposable PeopLe



Türkiye'de çalışma süreleri birçok ülkeye göre daha yüksek.Modern kölelik bu çerçevede daha da belirginleşmekte ve büyümekte.Haftasonu mesaisi erdem sayılabilmekte çoğu büyük ölçekli işletmelerde.Büyük şehirlerdeki trafik de dikkate alınınca bütün vakit işte geçiyor denebilir.Bu da haliyle farklı sonuçlar getirmekte..Ailesiyle ve çocuklarıyla ilgilenemeyen bir baba veya anne..İşyerinde tamamen verimli olamayan,arkadaşlarıyla yeteri kadar görüşemeyen ve sosyal tatminsizlik yasayan bir yığın insan çıkarmakta karşımıza.Çoğunlukla maddi ve manevi tatminsizlik duygusu, yanında;ruhsağlığı bozuk ya da bozulmakta olan,sabırsız,proaktif olmayan,girişimcilikten uzak,agresif (buna bir çok şey ekleyebilrisiniz) bir yığın kitle beslemekte.İşsizlik,kariyer gibi endişelerin de eklenmesiyle pek çok insan ,şirketlerin bu durumu fırsat bilerek birer makine yaratma çabasına boyun eğmektedir.



Kölelik dünyada resmi olarak 19'uncu y.yıldan sonra kaldırılmış olmasına rağmen bugün dünya genelinde 27 milyon köle bulunduğu bazı kaynaklarca belirtiliyor.Bu konuda okumaya başladığım kitap bütün gerçekliği gözler önüne seriyor fazlasıyla.

Disposable People(kullanılıp atılanlar) adlı kitap büyük şirketlerin yasa maskelerinin ardına sığınarak, bir toplumun nasıl zincire vurulup köleleştirildiğinden söz ediyor.Yazar, şahsen tanık olduğu, köleliğin yeni formunu gözler önüne seriyor. Artan nüfus oranları,sömürgeci ekonomi politikaları ve küresel sömürgeciliğin yaygınlaşmasıyla köleliğin büründüğü bu yeni formda,sahipleri tarafından kısa vadeli bir yatırım aracına dönüştürülmekte bütün insanlar.Metalaştırılmış bu insanların hasta olmak,yaşlanmak gibi lüksleri de yok bu çerçevede.Plastik bir bardak gibi kullanılıp atılıyorlar.Daha sonra yeni bir köle bulmak o kadar masrafsız ve kolay ki; zaten metalaştırılmış insan buna boyun eğmekte imzaladığı iş sözleşmesinde.

Acı olan insanların kendilerini köle yapması, durumu kabullenmesi ve biraz daha fazla para kazamak için başkalarının hakkının gasp edilmesine göz yumması..Kazananı ve kaybedeni belli bir oyunu oynamak bu piyasada, dayatılmış bir çaresizlik metalaştırılmışlar açısından..Siz de 'köleleştirildiğini ve kullanıp atıldığını' düşünenlerden misiniz peki?

13 Temmuz, 2010

Arap Saçı



Yakalanmıştı yağmura..


Çekiyordu ıslak zemini

Altından

Koşulsuz, kulağına asılı sesler


Avucunun içi parlıyor

Bedeninde ısınıyor

çoğalıyordu

Tenindeki damlalar

Yağmura ve geceye inat

Kafasının içi

dolaşmış düşünce yumağı..

çaresiz adımlar coğrafyasında

yitik

ve kararlıydı

yumağı çözüp boynuna

geçirmeye

Gerideki ses büyürken..


Islattı adımlarını

ve

izledi bedenlere asılmış

Ölümleriyle yarışanları

Gözlerinin götüremediği

yere kadar..


Ve gelip aldı ipten O’nu

Göğsünde pusuya yatmış

Devingen patikaların

Islanmış kaygan dudakları..

02 Temmuz, 2010

Bizi BekLiyoR




İstasyonun önünde bizi bekliyor
yolların çektiği siyah araba..

yok etmek istiyorsun
gözlerindeki tereddütü;
ip üstündeki dansöz gibi.
Kafanın içinde kelebekler var
kanat cırpıyorlar;
yarının öfkesini dağıtmak için.

Işıktan kaçan gözlerin,
bulandırıyor karanlığını.

Nemli renkler dolaşıyor
çılgınca yakarılan adımlarda
ruhun ışıklı panosu gibi.

Canını sıkmasın yakarışım;
hiçbir şeyimiz saklı..

Bizi bekliyor keşfedilmek için,gecenin iliklerine çığlık gibi vidalanmış 'yakarışın'.
Related Posts with Thumbnails