20 Temmuz, 2010

Disposable PeopLe



Türkiye'de çalışma süreleri birçok ülkeye göre daha yüksek.Modern kölelik bu çerçevede daha da belirginleşmekte ve büyümekte.Haftasonu mesaisi erdem sayılabilmekte çoğu büyük ölçekli işletmelerde.Büyük şehirlerdeki trafik de dikkate alınınca bütün vakit işte geçiyor denebilir.Bu da haliyle farklı sonuçlar getirmekte..Ailesiyle ve çocuklarıyla ilgilenemeyen bir baba veya anne..İşyerinde tamamen verimli olamayan,arkadaşlarıyla yeteri kadar görüşemeyen ve sosyal tatminsizlik yasayan bir yığın insan çıkarmakta karşımıza.Çoğunlukla maddi ve manevi tatminsizlik duygusu, yanında;ruhsağlığı bozuk ya da bozulmakta olan,sabırsız,proaktif olmayan,girişimcilikten uzak,agresif (buna bir çok şey ekleyebilrisiniz) bir yığın kitle beslemekte.İşsizlik,kariyer gibi endişelerin de eklenmesiyle pek çok insan ,şirketlerin bu durumu fırsat bilerek birer makine yaratma çabasına boyun eğmektedir.



Kölelik dünyada resmi olarak 19'uncu y.yıldan sonra kaldırılmış olmasına rağmen bugün dünya genelinde 27 milyon köle bulunduğu bazı kaynaklarca belirtiliyor.Bu konuda okumaya başladığım kitap bütün gerçekliği gözler önüne seriyor fazlasıyla.

Disposable People(kullanılıp atılanlar) adlı kitap büyük şirketlerin yasa maskelerinin ardına sığınarak, bir toplumun nasıl zincire vurulup köleleştirildiğinden söz ediyor.Yazar, şahsen tanık olduğu, köleliğin yeni formunu gözler önüne seriyor. Artan nüfus oranları,sömürgeci ekonomi politikaları ve küresel sömürgeciliğin yaygınlaşmasıyla köleliğin büründüğü bu yeni formda,sahipleri tarafından kısa vadeli bir yatırım aracına dönüştürülmekte bütün insanlar.Metalaştırılmış bu insanların hasta olmak,yaşlanmak gibi lüksleri de yok bu çerçevede.Plastik bir bardak gibi kullanılıp atılıyorlar.Daha sonra yeni bir köle bulmak o kadar masrafsız ve kolay ki; zaten metalaştırılmış insan buna boyun eğmekte imzaladığı iş sözleşmesinde.

Acı olan insanların kendilerini köle yapması, durumu kabullenmesi ve biraz daha fazla para kazamak için başkalarının hakkının gasp edilmesine göz yumması..Kazananı ve kaybedeni belli bir oyunu oynamak bu piyasada, dayatılmış bir çaresizlik metalaştırılmışlar açısından..Siz de 'köleleştirildiğini ve kullanıp atıldığını' düşünenlerden misiniz peki?

2 yorum:

  1. tabiki değiliz! diyip büyük büyük konuşanları çok görüyoruz,fakat siz değilsiniz,onlar değil,kimler peki aslanım derler adama..
    buarada şu bloğun üzerindeki 'yol' çok hoşuma gidiyo benim,nedendir bilmem.Bunu da burda söylemek istedim:)

    YanıtlaSil
  2. Derler de,en azından iplerin kimin elinde olduğunu biliyor olmak kafi bu süreçte..Bilemeyip de savrulanlar mevcut haliyle;)O yol çok şey ifade der.Odanın duvarında büyükçe haliyle asılmış vaziyette.Yüklemlediğin anlam önemli tabii;)

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails