14 Nisan, 2009

Cambaz AdımLaR-1




Rüzgar karanlık..Yağan kar, kararıp yüzüme tokat gibi çarpıyor..Yön kavramı yanlızca yola çıktığımız noktayı biliyor olmamızdan ibaret..İzlediğimiz adımlar tek kişilik..Bizi takip edebilecek biri,bıraktığımız izlere aldanıp,yanlızca tek kişinin bu yolu takip ettiğini düşünecektir doğal olarak..Oysa kalın kar tabakasında adım atmayı kolaylaştırmak ve de yorgun düşmemek için öndeki kişinin adımları izlenir daima..4 kişilik grupta ilk adımı atmak ve rotayı belirlemek benim görevimdi.İlerledikçe daha da kayganlaşmaktaydı yol..Yoğun tipi yüzünden ,karşımızda beliren tepenin ne kadar uzak olduğunu kestirmek güçleşiyordu.Yoğun tipi duvar olup bizi yıldırmaya çabalıyorken,inatçı ve dik adımlarla ona karşı koyuyorduk..Karanlığı aralayan parlak gözler bizi yıldırmadı ,bize eşlik ettiler,geceyi aydınlattılar sanki..Telefon direkleri fırtınanın etkisiyle bir sağa bir sola yatıp kalkıyor,rüzgar sesiyle birlikte tiyatral bir ayinin parçası oluyorlardı..Yola çıkalı bir saati geçmişti şimdiden.Aklımda geride biraktığım mor kokulu bir ten..Dilimin ucunda, ayrıldığımız barakada; gürül gürül yanan küçük bir sobanın üzerinde demlenmiş çaydan yudumladığım son damla..Isıtır halen içimi..Her 2o adımda bir arkama bakıp, çoğalmayan izleri kontrol ediyorum..Yüzlerdeki ifade ortak; tepeye ne zaman ulaşılacağının kestirilemeyişi..Kısa bir yürüyüş,tipiyle birlikte birdenbire çok zorlu bir yolculuğa büründü.Geri dönmeyi düşünmek;direncimizi kırmaya yetecekti kesinlikle..Bu farkındalık hepimizi tepeye itiyordu.Elimdeki fenerle bir kaç metre ileriyi aydınlatabiliyorken,karanlıkta yırtık bir tül gibi savrulan tipiyi görmek mümkün ama ardını görmek imkansızdı..Yırtık bir tülün ucundan tutup kendimizi yukarı cekiyorduk adeta..İnatçı adımlar bizi tepeye itmişti sonunda..Kara rüzgar ve yoğun kar tepede zirve yapmış ,ipin ucunda bir cambaz misali bizi sağa sola yatırıyordu..Rüzgarın estiği yöne karşı kardan bir yığınak yapıverdik hemen orada soluklanmak için.Yığıldık karla kalkan yaptığımız yığınağın koynuna..Oysa az önce yüzümüze karanlık bir tokat gibi çarpan yine o değilmiydi?..Biraz kanyak,hepimizi yeniden diriltmişti resmen.Rüzgarın çığlığı birbirimizi duymamızı zorlaştırıyor,kendi koynundan savurduğu beyazlığı, ona siper ettiğimizden olsa gerek, yığınağı dövmeye başlıyordu..Prometheus'un çığlığı rüzgarla birlikte kulaklarımızda..Bu uğultu ,bu ses başka seslerle karışmaya başlamıştı birden..Bu yolculukta yanlız olmadığımız konusunda hemfikirdik artık.Birazdan sığındığımız yerden ayrılıp,yürümeye koyulduk yeniden.Tepeden aşağıya doğru aynı adımlarla ilerlemeye başladık..Arkamıza bakmadan...

2 yorum:

Related Posts with Thumbnails