Masalsı yaklaşım;
Her yere konan bir yırtıcı bir kuş dolaşmaya başlamış Anadolunun bağrında. Yıllarca gece yarısı avlanan bu kuş artık gündüz avlanmaya başlamıştır artık. Ve işlerini yapacak AK bir ortam bulur bulmaz başlamış saldırıya.. Önce aydın, bilge kurbağalara saldırmış dalga dalga. Bilge kurbağalar diğerlerine gökyüzünün ne kadar Aydınlık ve güzel olduğunu anlatmak için suyun üzerinde dururlarmış.İlk yakalanan onlar olmuş. Aslında çok önceden belliymiş olacaklar, ‘Evren’in yasalarına bakanlar bunu bilirlermiş. Bilirlermiş ama bile bile dururlarmış suyun yüzünde.. Kurbağaların hayatına girmek,yeni bir ortamda yaşamalarını sağlamak,yönlendirmek için,bilgeliği yok etmekmiş ilk işleri. Sular kaynatılmış suyun üstüne çıkan bilge kurbağalar, her yere konan yırtıcı kuş tarafından yakalanmış. Çıkmaktan korkanlar pişip gitmişler..Yırtıcı tarafından yakalan,farklı bir ortama hapsedilen bilge kurbağalar; "hepimiz her yere konan kuşa zıplasaydık bunlar olmazdı" demişler ama iş işten geçmiş..
Bu masala pararel olarak bu da eklenebilir; Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
Eklemek istiyorum!; ''Sürekli insanları topladılar,sesimi çıkarmadım,çünkü ben insan???''
Masalın gerçek olma ihtimali de, masalsı gelişmekte..
Ancak bu kadar güzel anlatıla bilirdi.Evet halısın bilge kurbağalar hep suyun üstünde yüzer aydınlatmak için etrafı ama nedense il onları yer yırtıcı kuş bilir ki bilge kuşlar etrafı aydınlattıkça kendisi karanlığa gömülecektir
YanıtlaSilEllerine sağlık...
bu kurbağa teorisi bana nedense TÜrk insanının hatırlatıyor hep...
YanıtlaSilTeşekkürler yorumlarınız için.)
YanıtlaSil